2. Ardından olaylar öyle gelişti ki, yaklaşık kırk gün süresince
kentte havada dört nala giden atlılar belirdi. Bu atlıların giysileri som
altındandı. Ayrıca tepeden tırnağa silahlı, mızraklı süvari erleri,
3. savaş durumuna girmiş süvari bölükleri şu veya bu yönde
saldırdılar. Bir anda hamleler, sallanan kalkanlar, bir orman denli sık
mızraklar, çekilen kılıçlar, hızla atılan oklar, som altından asker
giysilerinin parıltısı ve her çeşit silah belirdi.
4. Herkes bu şeylerin iyi bir belirti olması için dua etti.
5. Ardından Antiyokus'un ölümünü bildiren asılsız bir haber
üzerine, Yason beraberindeki yaklaşık bin askerle kente karşı beklenmedik bir
saldırıya geçti. Duvarı korumakla görevli askerler geri çekilmek zorunda kaldılar
ve kent ele geçirilmek üzereyken Menelaos kaleye sığındı.
6. Öte yandan Yason, kendi soydaşlarını acımasızca öldürüyordu.
Soydaşlarına karşı kazanılmış başarının en büyük felaket olduğunu bir an
olsun düşünmüyordu. Tam tersine Yason, kendisini düşmandan ganimet alan biri
gibi görüyordu. Oysa karşısında, kendi canından ve kanından olan soydaşları
vardı.
7. Bununla beraber, Yason yönetimi ele geçiremedi. Sonuç olarak
düzenlediği suikast nedeniyle gözden düştü ve bir kez daha Amanit ülkesine sığındı.
8. Kötülük yapmaktan ibaret olan mesleği böylece sona ermiş oldu.
Arap diktatör Aretas ona gem vurmuştu. Bundan sonra Yason bir kentten diğerine
kaçmaya başladı, herkesin kovaladığı bir kişi olmuştu. Yasalara başkaldıran
biri olarak herkes ondan tiksiniyordu. Yason kendi ülkesinin ve soydaşlarının
kasabıydı, bu nedenle herkes ondan nefret ediyordu. En sonunda Mısır'a
yöneldi.
9. Birçok kişiyi ülkesinden süren Yason en sonunda sürgünde öldü.
Son olarak Isparta'ya gitmişti, akrabalık nedeniyle onu kabul edeceklerini
umuyordu.
10. Yason gömülmeyecek pek çok ceset süngülemişti, ama şimdi sıra
ondaydı. Onun için yas tutacak kimse yoktu, cenaze töreni yapılmamıştı,
atalarının mezarında da ona yer yoktu.
11. Olup bitenleri duyan kral, Yahudiye'nin başkaldırdığı sonucuna
vardı. Ardından kızgın, vahşi bir hayvan görünümündeki ordusuyla Mısır'dan yola
çıktı, kente saldırmakla işe başladı.
12. Askerlerine buyruk vererek karşılaştıkları herkesi acımasızca
öldürmelerini ve evlerine sığınanları boğazlamalarını istedi.
13. Genç yaşlı demeden bir katliam oldu; kadınlar, çocuklar,
bakireler ve bebekler boğazlandı.
14. Üç gün içinde ölenlerin sayısı seksen bine yükseldi, kırk bin
kişi saldırı sonucu öldü ve geri kalan kırk bini de köle olarak satıldı.
15. Bu yaptıklarıyla yetinmeyen kral, tüm dünyanın en kutsal
tapınağına girmek cüretinde bulundu. Yasalara ve ülkesine ihanet eden Menelaos
ona rehberlik ediyordu.
16. Kral kirli elleriyle kutsal kapları tuttu. Tanrı'ya saygısızlık
eden elleri, başka kralların o yerin ilerlemesi, yücelmesi ve ünlü olması için
sundukları armağanları silip süpürdü.
17. Kendini zorla kabul ettiren Antiyokus, Rab'bin o sırada günahlarından
dolayı kent halkına karşı öfkeli olduğunu ve bu nedenle kutsal yerle
ilgilenmediğini anlayamadı.
18. Halk o denli günah işlememiş olsaydı, hazineyi denetlemek için
Kral Seleukus tarafından gönderilen Heliyodorus gibi Antiyokus da oraya varıp
haddini bilmeden hareket ettiği anda kamçılanırdı.
19. Ama Rab halkı o yer için seçmemişti, o yeri halk için seçmişti.
20. Böylece halkın uğradığı felaketleri paylaşan yer, zamanı
gelince iyilikleri de paylaştı. Tanrı öfkelenince o yeri terk etti, ancak Her
Şeye Gücü Yeten onları bağışlayınca o yer tüm yüceliğiyle yeniden eski haline
döndü.
21. Antiyokus tapınaktan bin sekiz yüz altın ve gümüş para çaldı,
çabucak Antakya'ya geri döndü. İhtirası sonsuzdu, gemileri kuru topraktan geçirmeye
ve denizden yürüyerek geçmeye yeltenirdi.
22. Ama ülkenin başına bela olarak büyükelçiler bıraktı.
Yeruşalim'de Frigiya soyundan gelme Filip'i bıraktı. Yaratılış itibariyle
Filip, kendisini bu göreve atayan Antiyokus'tan daha barbardı. Gerizim Dağında
Andronikus'u
23. ve onlardan başka Menelaos'u bıraktı. Menelaos'un soydaşlarını
yönetiş biçimi diğerlerinden beterdi. Antiyokus'un Yahudiler'e karşı kökleşmiş
bir düşmanlığı vardı.
24. Bu düşmanlığın bir sonucu olarak Kral Apolonyus'u yirmi iki bin
kişilik bir orduyla oraya gönderdi, genç erkekleri öldürmesini, kadınlarla
çocukları satmasını buyurdu.
25. Yeruşalim'e gelen Apolonyus barışsever insan gibi davrandı,
ama kutsal Şabat Günü'nde, Yahudiler'in çalışmayıp dinlenmelerinden
yararlanarak askerlerine silahlı halde resmi geçit yapmalarını buyurdu.
26. Bakmak için evlerinden çıkanları kılıçtan geçirdi. Ardından
silahlı askerleriyle kenti dolaşarak pek çok sayıda kişiyi kılıçtan geçirdi.
27. Makabe adıyla çağrılan Yahuda dokuz kişiyle birlikte çöle
gitti, arkadaşlarıyla beraber tepelerde vahşi hayvanlar gibi yaşadı. Pisliğin
kendilerine bulaşmaması için yalnız yaban otu yiyorlardı.